KELEBEK'İN YOLCULUĞU

0
Haziran 14, 2019



Küçüklüğümüzden beri bilimden sanata, sağlıkta spora birçok dergi okumuş, yarım bırakmış ya da uzaktan şöyle bir göz atmışımdır. Ama beni en çok heyecanlandıran hep okul dergileri olmuştur. Lisedeyken okula gelen dergileri büyük bir heyecanla açar ve gıptayla oradaki öğrencilere bakar, içeriği incelerdim.

Öğretmen olunca da dergilere olan ilgim devam etti. Sosyal medya platformlarında rast geldikçe dergi indiriyor ve belki bir ara bakarım diye arşivliyordum. Bir ara arşive baktığımda bu çalışmaların Office Word ve Office Puplisher’de yapıldığını gördüm. Dergi ve gazete gibi yayınlar için geliştirilmiş bir uygulama Publisher'de ben de birkaç afiş denemesi, ardından gazete ve dergi çalışması yapmaya başladım.

Dergi yaparken heyecanlanıyor ve her yeni sayfa beni mutlu ediyordu. Ama içim rahat değildi, bir şeyler istediğim gibi olmuyordu. Görseller ve metinlerle istediğim gibi oynayamıyor ve bana uygulamanın sunmuş olduğu kalıba göre hareket ediyordum.
Bir süre dergi yapımına devam ettim ve yaklaşık 15 sayfa falan ilerleme kaydettim. Bu süreçte de Eğitim Bilişim Ağı (EBA)’nı da aktif kullanmaya başlamıştım ve oradaki Dergiler bölümünü keşfettim. Sayıları yüzü bulan bu dergileri tek tek bilgisayarıma indirdim. Boş vakitlerimde bu dergilere göz atıp beğendiklerimi ve beğenmediklerimi ayrı ayrı tekrar dosyalıyordum. Dosyala işi bittiğinde beğenmediklerimin yüzde seksene yakın olduğunu gördüm ama yine de silmedim.

EBA’daki dergileri görünce kendi yaptığım dergide bir yavaşlama oldu ve zamanla da bıraktım. Beğenmediklerim dosyasındaki dergilerin birçoğundan güzel yaptığım halde, beğendiğim dergilere yakın bir şey yapmam gerektiğini hissediyordum. Tabi bu süreçte ben askere gittim ve hepsi yarım kaldı.

Askerlik dönüşü özgürlüğün de vermiş olduğu özgüven ve hevesle dergi konusuna tekrar eğildim. İlk olarak internetten Adobe’nin eğitim setinden birkaç kitap satın aldım. Adobe Photoshop, Adobe İndesgn, Adobe illüstratör bunların başlıcaları… Bazı arkadaşlar bu işlerin kitaptan öğrenilemeyeceğini ifade ederek beni uyardılar. Haklıydılar kitap beni amacıma ulaştırmazdı. Ama onlar benim yol haritam olacaktı. Nasıl ki haritalar yön bulmak, yer tespit etmek, bir yerden bir yere gitmek için en uygun yolu tespit etmek için kullanılıyorsa ben de kitapları bu amaçla kullanacaktım. İngilizce arayüzüne sahip olan programları kullanmak hiç de kolay değil. Bu yüzden kitaplar benim tercümanım, pusulam, rehberim olacaktı. Çalışmalarıma geniş açıdan bakmamı sağlayacak, gideceğim yolları belirlememe yardımcı olacak ve yeni stratejiler geliştirmemi sağlayacaktı. Kısacası çıkacağım yolculuk için hazırlığımı bu kitaplar yapacak, yolculuk sırasında da havadan takibimi yapacaktı. Yolculuğa ise bambaşka bir arkadaşla çıkacaktım; Bu da tabiki YouYube platformundan edindiğim video dersler oldu.

Dergi yapmak için çıktığım bu yolculuk bir yıl sürdü. Bu yolculuk aslında bir kişinin üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Dergi işi ekip işidir. Bu ekip okul yönetimi, öğretmenler ve öğrenci temsilcilerinden oluşmaktadır. Bu kurul derginin amacını, içeriğini, sayfa sayısını vs. belirlerler. Bu doğrultuda dergide yer alan yazınsal ve görsel tüm dokümanları hazır ederek basım için matbaaya verirler. Matbaa, yazı işlerinden sorumlu müdür, yayın koordinatörü, editör, grafik tasarımcı vs. bileşenlerinden oluşan bir ekiple dergi yapımını gerçekleştirir ve dergiyi basım için hazır hale getirirler. Dedik ya dergi ekip işidir ve bu ekip dergiyi yukarıda bahsettiğim ve bahsetmediğim daha birçok işlemi gerçekleştirerek dergiyi kısa bir sürede hazırlayıp basabilir.

Benim yolculuğum çok uzun sürdü. Yukarıda saydığım ve ayrıntıya girmemek adına yazmadığım birçok aşama beni bekliyordu. Bir yandan İngilizce arayüze sahip programları kullanmayı öğreniyor, diğer yandan iyi bir derginin sahip olması gereken özellikleri dergime işlemeye devam ediyordum. Her konuda, her sayfada, her yazıda sürprizlerle karşılaştım. Mizanpaj, dosya formatları, paneller, görev ve durum çubukları, bütünlük, denge, renk uyumu ve modları, master sayfalar, çerçeve, yazı yolları ve fontlar, paragraflar, sütun, çizim, grafik, yollar, katmanlar, tablolar, stiller ve export derken onlarca hatayla karşılaştım. Çoğu kez sıkıldım, bunaldım ve günlerce, haftalarca ilgilenmedim. Bir şekilde tekrar motive olup şevkle çalışmaya başladım. Araştırdım; okudum, izledim ve hataları düzelttim. Hataların hata olmadığını, hataların hata teşkil etmemesi için yapılması gerekenleri öğrendim. Her bir çözüm beni mutlu etti ve tekrar tekrar çalışmam için beni motive etti.

Kelebek ismini koyduğum ve bu ismin gerekçesini editör yazısında açıkladığım bu dergiyi baskı için yapmaya başlamıştım. Fakat sonraları şartların da değişmesiyle fikrimden vazgeçtim. Tek bir sebeple bu derginin yapımına devam ettim;
KİŞİSEL GELİŞİM...

Bu dergi bana çok şey kattı. Özel eğitim sınıfımızı ve onların nezdinde engellileri konu alacağım bu derginin içeriği için birçok araştırma yaptım. Araştırma boyunca hep kendi alanımda hem de kendi alanımla ilişkili birçok konuda bilgi sahibi oldum. Bu bilgileri arşivleyerek kendi ulaşılabilirliğimi kolaylaştırdım. Adobe programlarının en önemlilerini kullanmayı öğrenmeye başladım. Zamanla ilgilenirsem çok daha iyi kullanabileceğimi gördüm. Hazır ettiğim dokümanları bu programlara aktarmayı öğrendim. Bulut sistemini öğrendim ve bulutla çalışan birçok siteden destek aldım. Dergi tasarımı nedir, nasıl yapılır gibi soruların cevabına muvaffak oldum. Fontlarla çalışmayı, yazıya göre font seçimini öğrendim. Afiş ve davetiye hazırlamayı öğrendim. Masaüstü yayıncılığın birçok özelliğini ve bu işin mutfağında neler olup bittiğini gördüm. ‘’Bunları nasıl yapmışlar abi ya’’ diye hayıflandığım şeyleri yapmanın çok da zor olmadığını ve basit bir düğün davetiyesi olarak çöpe giden çalışmanın nasıl bir emekle ortaya çıktığına şahit oldum.

Evet, birçok şey öğrenmiş olabilirim ama en nihayetinde amatörüm. Dergim de baştan sona yapmış olduğum onlarca hatayla dolu. Dolayısıyla bu işi meslek edinenlere büyük saygım olduğunu ve asla onlar kadar iyi bir çalışma yapamayacağımı ifade etmek istiyorum. Yaptığım tüm hataları mesleği özel eğitim öğretmeni olan birinin hobi çalışması olarak görmelerini istiyorum.

Bu yazıyı mutluluğumun göstergesi olarak ve benim gibi amatör olanların da okuyabileceğini düşünerek yazdım. Bu işle ilgilenmeyen birisinin taa buralara kadar inip bu yazıyı okuyacağını sanmıyorum 🙂

Kelebek’in yolculuğu burada sona erdi. Aslında bu yolculuğa sadece dergiyi okuyanlar şahitlik edecek. Fakat herkes bu dergiyi okuyamayacak. Bu dergi asıl yolculuk için sadece bir hazırlıktı. Öğrenecek daha çok şey, gidilecek daha çok yol var.

About the author

Donec non enim in turpis pulvinar facilisis. Ut felis. Praesent dapibus, neque id cursus faucibus. Aenean fermentum, eget tincidunt.

0 coment�rios: